Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 81 girişlilerin 29 Ocak 2017 Pazar günkü Bakırköy Titanic Hoteldeki buluşma üzerine birkaç cümle:
32 yıl aradan sonra bir araya gelip geçen süre içinde yaşadıklarımızın anlatımını bir toplantı gününe sığdırmaya çalıştık. Yaşlanmışız ama bu yaşlılık yakışmış hepimize. Fikir olarak olgunlaşmışız, saygımız,sevgimiz, dostluklarımız yıllar geçtikçe daha da demlenmiş. Güzel bir gündü, birbirimizle özlem giderme şansı yakaladık.Bu buluşmalar gelecek yıllarda sayımız daha da artarak aynı dostane havayla devam eder diye umut ediyorum. Aramızda torun sahibi olan arkadaşlarımız bile vardı. Örneğin Aysel Avşar arkadaşımız. Kendisini tebrik etme fırsatımız oldu. Bu arada hemen itiraf edeyim Aysel arkadaşımızın mutluluğu suretine aksetmişti . Şahin Sezgin şiire ara vermiş. Kenan Ovacık ise yazmaya devam ediyormuş. Çaparulak hâlâ kitaplığımda, seksenlere özlem duygum arttıkça o güzide şiir kitabını alıp okurum. Kış günlerinde televizyonlar Anadolu’yu kar kış altında gösterdiğinde “Kenan’ın kızağına iş çıktı yine.” derim hüzünle. Şenol ve Muharrem arkadaşlarımız öğretmenlik yapmamışlar ama öğretmence duruşları beden dillerinde ve karakterlerinde var. Şahin beyaz saçlı prens olmuş. Necmettin ise bazılarına “Ödünç saç verebilirim.” dercesine hâlâ sık ve uzun saçlarıyla havalı duruyordu. Nurkan ben hiperaktifliğimden vazgeçmem diyor. Zehra Cevriye hâlâ Eski Türk Edebiyatından konu açılınca farklılığını fark ettiriyor. Müzeyyen Çelik, Aysun Jale’nin selamını getirdi. Elmas arkadaşımız: Sizi üç kişi beklerdik, dedi. Onlar okul hayatları boyunca üçü bir arada gibi hep beraberdiler, hâlâ birliktelik ve dostlukları devam ediyormuş. Nuray oturaklı bir müdire hanım olmuş. Nermin Ercan Hoca’mız, 15 Temmuzda kaybettiği evladının acısını içine gömmeye çalışıyor, Rabbine sığınarak. Gönül mü? O bayan kahkaha rolünü hiç kimseye kaptırmamaya kararlı. Şen şakrak cıvıl cıvıl. Belki küllenmiş yaralara kabuk bağlatıyor. Ama oğlundan söz edince gözleri ışıl ışıl. Elmas henüz dede olamadı ama yavaş yavaş ona kendini hazırlıyor; zamana çentik atma derdinde. “Giderken boş gitmem, senden bir şeyler almadan hayat” deyip fotoğraf ve videosunu çekmeye daha Bakırköy Özgürlük-Cumhuriyet Meydanı’nda başladı. Şükrü Gül Ankara’dan kalkıp gelmiş sağ olsun. Güne damgasını vuran arkadaşlardan biri oldu. Beni de böyle kabul edin dercesine dili ile gönlü, göbeği meydanda. Bir başka beyaz saçlı prens -O da dede olmaya hazırlanan arkadaşlarımızdan- Bülent Nargile ve sporun verdiği dinçlikle hala delikanlı görünümlü Sami Çakmak arkadaşımızla organizasyonda aktif rol alıp her şeyin kusursuz yürümesini sağladılar. Aramızda olmak isteyip gelemediklerine üzülen telefonla arayan selam gönderen arkadaşlarımız da oldu: Ümit Özkan, Ahmet Ergül, Hamdi Okur, Aysun Jale Ayvaz. Dönemimizde asistan olan ve şu anda TDK başkanı olan Prof. Mustafa KAÇALİN Hoca’mız da bizimleydi. Toplantı anında yaşadıklarımızdan birer bukle aktarmamızı istedi. Halihazırda bölümümüzde hocalık yapan Mahmut Babacan Hoca’mız da günümüze iştirak edip bizleri onurlandırdı. Bizimle dört yılın bir bölümünü geçirip gönlünü kaptıran arkadaşlarımızdan Hüseyin Şener, İsmet Uğur, Celil Korkmaz arkadaşlarımız da bizimleydi. Günün her zamanki gibi ev sahibi olan Talip Emiroğlu mütevazılığını, hoş sohbetliğini, esprilerini ,anılarını bizimle paylaştı. Kızları ile döndüğü tatilin tozu ayaklarında mutluluğu gülümsemesindeydi. O keyfiyeti etrafına mutluluk olarak yansıdı. Ya da biz öyle görmek istedik. Bundan sonra hep öyle olsun dileğimizle. Kendisine emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum.Emeği geçen, katkıda bulunan tüm arkadaşlara çok teşekkür ediyorum.ENVER ERKAN