• Genel
  • En İyi Romanlar
    • 2011
    • 2012
    • 2013
    • 2014
    • 2015
    • 2016
  • Tekirdağ

Elmas Balım

~ Bilgi Kuvvettir

Elmas Balım

Monthly Archives: Ocak 2014

Kenar

Tekirdağ’da Halk Otobüsleri

31 Cuma Oca 2014

Posted by elmasbalim in Genel

≈ 1 Yorum

TEKİRDAĞ’DA HALK OTOBÜSLERİ

otur

ÇOK ŞEY DEĞİŞMİŞ

Bir ihtiyaçtan dolayı arabamı sattım.Uzun bir aradan sonra tekrar halk otobüslerine binmeye başladım.  Bu sayede şehir içi ulaşımda çok şeyin değiştiğini  gözleme fırsatım oldu. İlk günler orta yaşın üzerinde bayanlara  ve yaşlılara yer verme reflekslerim çok güçlüydü.  Şimdi modaya uydum oturduğum yerden dışarıya bakıyorum. Ben de     değişime ayak uydurmaya çalışıyorum. Halk otobüslerine binince “Önce gelen biner.” , “ Yer mezarlıkta olur.” gibi cümleler geçmeye başladı  aklımdan .   Yaşadıklarımı kısaca anlatayım . İlk hayal kırıklığımı ortaokul ve lise öğrencilerinin  de otobüslere yoğun  olarak bindikleri  sabah saatlerinde  ben de evimin önünden halk otobüslerine binince yaşadım.

Elli yaşın üzerinde   emekli öğretmen Elmas Balım otobüse binince tüm gençler yer vermek için yarışa girip: “ Buyur hocam, ayakta durmayınız.” diyecekler sanıyordum. İlk gün hiçbir öğrenci yer vermedi.  “Onlar beni tanımıyorlar hele tanıdık öğrenciler denk gelsin de bak o zaman nasıl yer verirler.”düşüncesiyle kendimi avutmuşum.      Eve dönüşte ayaklarım suya ermeye başladı.  Otobüse bindiğimde yine tıklım tıklım doluydu . Oturacak boş yer yoktu.Geçen yıl dersine girdiğim  ve bu yıl orta ikiye giden öğrencim beni görür görmez başını cama çevirip dışarıya bakmaya başladı. Bu bakış  benim ineceğim durağa kadar devam etti. Kendi kendime tebessüm ettim. Gören de deli zannedecek.

Ne kadar etkili eğitim vermişiz.  “Gözlem yapılmadan betimleme yapılmaz, en azından gidip geldiğiniz yolu dikkatlice gözleyiniz. Etkili tasvir yapmanın yolu iyi bir gözlemden geçer.” diye öğrencilerin başının etini yiyen  ben değil miydim? Bak ne kadar iyi öğretmişim. Belgesi önümde canlı canlı duruyor. Çocukçağız sürekli dışarıyı  gözlüyor. Öğrencilerimize haklarını araması gerektiğini, pısırık olmamaları gerektiğini öğütleyen biz eğitimciler değil miydik?“Hak “önce gelip otobüse binenindir.”Erken gelseydin yer kapsaydın.” diye kendi kendime söylendim. Sanırım bu değişimde ailelerin de etkisi var. Ailesinin yanında koltuğuna çivilenmiş gibi oturan çocuklar var.Onların koruyucusu yanında oturan anne ya da babasıdır. Demek ki ebeveynler  çocuklarına:: “Oğlum okulda koca gün kafa patlatıp yoruluyorsun bir de otobüste ayakta gitme” tarzından nasihatler  veriyorlar  sanırım..

“Acaba bu durum  ülkemizin her ilinde böyle mi?”  merak ediyorum doğrusu. Tekirdağ bu konuda epeyce çağdaşlaşmış. Bu sürecin olgunlaşmasına,  başta biz eğitimcilere olmak üzere katkısı olan herkese teşekkür edesim geliyor .  Çağdaşlık dedim de gelişmiş ülkelerdeki toplu taşıma araçları geldi aklıma.Zaman zaman o araçlarda gazete, dergi, kitap okuyanları ; bu kişilerin zamanı nasıl olumlu değerlendiklerini   ballandıra ballandıra anlatırdım.

Maşallah şimdi bizim  otobüslerde eli boş genç görmek de çok zor.Hepsinin elinde cep telefonu durmadan karıştırıyorlar msn atanlar, müzik arayanlar, fotoğraflara bakanlar , whatsapp  ile yazışanlar.

Gençler ellerinde cep telefonları koltuklarına  kurulsun  , yaşlılar ayakta dursun!

Ben fark etmeyeli ilimizde insanlık çok ilerlemiş,artık görünmüyor…

33

 

 

İlm-i Siyaset (SİYASET İLMİ)

30 Perşembe Oca 2014

Posted by elmasbalim in Genel

≈ Yorum bırakın

BİRAZ da SİYASET İLMİNDEN Hikayeler aktaralım. Ufkumuz gelişsin.
Eski günlerin birinde, çok meşhur bir hoca varmış. Bilgisiyle, tecrübesiyle, yetiştirdiği kişiler ile ülkede ün salmış. Yükselmek, büyük adam olmak isteyen herkes muhakkak bu meşhur hocaya gelip ondan ders alırmış. Onun ilminden yararlanırmış.

Devlet adamı olup büyük mevkilere gelmek isteyen bir genç köy delikanlısı bu hocanın ismini duymuş. Onun ilminden faydalanmak, ondan ders alabilmek için köyünü terk etmis. Düşmüş yollara. Aylar sonra hocaya ulaşmış.

‘Hocam ne olur beni kabul edin. Beni yetiştirin’ demiş. Hoca ‘İlmi diyanet mi, yoksa ilmi siyaset mi öğrenmek istersin’ diye sormuş. Genç köylü. ‘Bana ilmi diyanet öğretin hocam’ demiş. Eğitim başlamış…

Aylar geçmiş. Genç köylü ilmi diyanet konusunda iyice yetişmis, pişmiş. Hocası ‘Artık tamamsın, Şimdi de ilmi siyaset öğrenmek ister misin?’ diye sormuş. Köylü: ‘Hocam, ilmi diyanet bana yeter. Ben köyüme dönmek istiyorum’ demiş.

Genç köyüne dönmüş. Akrabaları kendisini büyük bir ilgiyle karşılamış.Diyanet konusunda çok derin bilgi sahibi olduğu için, köyün camisine gidip hocanın vaazlarını dinlemek istemiş. Camiye gitmiş. Hocayı dinlemiş. Duyduklarına inanamamiş. Hocanın söylediklerinden hiç memnun olmamış. Tam tersine, hocanın söylediği yanlış uydurma şeyler nedeniyle sinirlenmiş. Bir ara kendini tutamayıp cemaatin içinden yüksek sesle bağırmaya başlamış.

‘Söylediklerinin hepsi yanlış. Uydurma. Ne biçim hocasın. İnsanları kandırıyorsun’ . İşte bu sözler üzerine camide bir sessizlik olmuş. Herkes dönüp bu cümlenin geldiği yere bakmış. Hoca da gence dönüp kaşlarını çatmış. Itibarı zedelenmesin diye bu sesi susturmak için hoca cemaate dönüp bağırmış;

‘Ey cemaat, işte size bahsettiğim münafıklardan bir tanesi de burada, aramızda. Allaha inanmayan, camiye hakaret eden, hocaya baş kaldıran cehennemlik bir kafir içimizde oturuyor. Tutun onu. Gereken dersi verin. Atın dişarı’ demiş…

Cemaat genci yakalamış. Tekme tokat ve küfürlerle caminin dışına atmışlar. Her yeri yara bere içinde kalan genç inliye inliye evine dönmüş.

Aradan birkaç hafta geçtikten sonra genç köylü karar vermis. Meshur hocaya geri gidip ‘ilmi siyaset’ ögrenmek gerektiğine inanmiş. Yeniden yollara düsmüş. Meşhur hocaya ulaşmış. ‘Hocam, ben geri geldim. Şimdi bana ilmi siyaset öğretmenizi istiyorum’ demiş.

Aylar geçmiş. Gencin ilmi siyaset eğitimi tamamlanmış. Genç, hocasının elini öpüp köyüne geri dönmüş. Hemen eskiden dayak yediği camiye gitmiş. Aynı hoca duruyormuş. Eski tas, eski hamam. Ayni hoca yine saçma sapan şeyler söylemiş. Cemaati yanıltan, kandıran ifadeler kullanmış.

İlmi diyanet’ten sonra ilmi siyaset eğitimini de almış olan genç köylü, cemaat içinde ayağa kalkmış. Hoca kaşlarını yine çatıp gence bakmış. Cemaat kafalarını çevirip ayaktaki gence dönmüş. Sessizlik olmuş. Genç köylü yüksek sesle cemaate seslenmiş:

‘Ey cemaat. Bu Hoca efendi çok doğru söylüyor. Bu Hoca efendi ne mübarek bir hocadır.Diyar-ı İslamı gezseniz böyle mübarek bir adam bulamazsınız. Ne yüce bir hocadır. Ey cemaat, her kim ki bu hoca efendinin sakalından bir kılını kopara , o kişi hiç süphe yoktur ki cennetin kapısını aralaya…. ‘

İşte bu sözlerden sonra cemaat bir anda ayağa kalkıp, hoca efendinin üstüne çullanmış. Hocanın sakalını tek tek yolmuşlar. Hocadan bir kıl koparmak isteyen onlarca insanın altında kalan hoca, bir daha o köyde hocalık yapamayacak hale gelmiş. Genç köylü de, ilmi siyasetin ne kadar güçlü bir silah oldugunu anlamış….

Hikaye böyle işte..İlmi siyaseti bileceksin ki,doğru bildiklerini doğru bir biçimde etrafındakilere aktarabilesin..
Kıssadan hisse….

BİR KAVANOZ HİKAYESİ

29 Çarşamba Oca 2014

Posted by elmasbalim in Genel

≈ Yorum bırakın

BİR KAVANOZ HİKAYESİ…

 

Öğrencilerine hayat üzerine ders vermek kararı ile sınıfa giren profesör, hiçbir şey söylemeden, kürsünün üstüne büyükçe bir kavanoz koyar…

Ardından kavanozu tenis topları ile doldurur ve öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar… Öğrenciler, hep bir ağızdan kavanozun dolduğunu söylerler…

Bu sefer profesör içi çakıl taşı dolu olan bir torba çıkarır ve torbanın içindeki tüm çakıl taşlarını kavanoza döker…

Sonra çalkalayarak taşların tenis toplarının arasındaki boşluklara yerleşmesini sağlar…

Öğrencilerine tekrar sorar;

– “Kavanoz doldu mu çocuklar?”

Öğrenciler yine “evet doldu” diye yanıtlarlar.

***

Profesör bu defa içi kum dolu bir torba çıkarır ve torbanın içindeki tüm kumu kavanozun içine boşaltır…

Onu çalkalar ve kumların, içi tenis topu ve çakıl taşı dolu olan kavanoza yerleşmesini sağlar…

Bir defa daha sorar öğrencilerine;

– “Kavanoz doldu mu çocuklar?..”

Öğrenciler bir kez daha yanıtlar;

– “Evet, doldu…”

***

Bu sefer profesör bir öğrencisini kantine gönderip iki fincan kahve almasını rica eder… Gönüllü bir öğrenci koşarak sınıftan çıkar ve kısa bir süre sonra iki fincan kahve ile geri döner…

Öğrencisinin elinden kahveleri alan profesör bu defa bu kahveleri kavanozun içine döker ve çalkalar…

Sınıfa dönüp son kez sorar;

“Kavanoz doldu mu arkadaşlar?”

Öğrenciler biraz şaşkın dördüncü defa “evet doldu” diye cevap vermek zorunda kalırlar…

Bunun üzerine profesör içi tenis topu, çakıl taşı, kum ve kahve dolu kavanozu iki eli ile kaldırarak sınıfa gösterir ve şöyle der; ´

– Bu kavanoz sizin hayatınızı simgeler…

Bu tenis topları hayatınızdaki önemli şeylerdir…

Aileniz, çocuklarınız, sağlığınız arkadaşlarınız ve sizin için önemli olan şeyler…

Diğer şeyleri kaybetseniz de, bu önemli şeyler kalır ve hayatınızı doldurur…

Çakıl taşları ise daha az önemli olan diğer şeyleri temsil eder…

İşiniz, eviniz, arabanız vs…

Kum ise geriye kalan ufak şeylerdir…

***

Şayet kavanoza önce kum doldurursanız çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına yeterli yer kalmaz…

Aynı şey hayatımız için de geçerlidir… Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, önemli şeyler için vakit kalmayacaktır…

Dikkatinizi mutluluğunuz için değer taşıyan önceliklerinize çevirin…

Çocuklarınızla oynayın…

Sağlığınıza dikkat edin…

Eşinizle yemeğe çıkın…

Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın…

Yani öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin…

Önceliklerinizi, sıraya dizmeyi iyi bilin… Gerisi hep kumdur…

Tam bu esnada bir öğrenci sorar; ´

– “Peki, o iki fincan kahve neydi hocam?” Profesör gülerek yanıtlar: ´

– “Bu soruyu bekliyordum… Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle birer fincan kahve içecek kadar yeriniz vardır… O iki fincan dostlarınızla keyifle içeceğiniz kahvedir!..”

Video

Furkan Balım

28 Salı Oca 2014

Posted by elmasbalim in Genel

≈ Yorum bırakın

Hiroşima- Furkan Balım

Kocanın Çok Bileni

28 Salı Oca 2014

Posted by elmasbalim in Genel

≈ Yorum bırakın

cadir

KOCANIN ÇOK BILENI

Karıkoca birlikte tatile çıkarlar. Gittikleri yerde kamp kurarlar. Tatillerinin ikinci gününün akşamı güzel bir yemek yiyip uykuya dalarlar. Birkaç saat sonra kadın uyanır ve kocasını da uyandırır. Adam uyku sersemidir; Güzel bir rüyadan uyandırıldığı için de biraz kızgındır:

”Ne oldu? Ne istiyorsun?” diye sorar.

”Yukarıya bak ve bana ne gördüğünü söyle.”

Adam gökyüzüne bakar ve yanıtlar:

-Bunun için mi uyandırdın beni? Baktım işte. Bir sürü yıldız görüyorum ışıl ışıl parlayan milyonlarca yıldız.

Karısı tekrar sorar. Peki ,bu sana neyi gösteriyor?

Artık iyice uykusu kaçan adam biraz düşünür ve yanıtlar:

-Teolojik olarak Allah’ın kudretini ve kendi acizliğimi görüyorum. -Felsefi olarak, evrenin sonsuzluğunu ve onun karşısındaki önemsizliğimizi görüyorum. -Astronomik olarak galaksilerin , yıldızların , gezegenlerin varlığını görüyorum. -Yıldızların komuna bakarak saatin 3 olduğunu görüyorum. -Meteorolojik olarak da bugün havanın çok güzel olacağını görüyorum.

Niye sordun bunu bana? Sana neyi gösteriyor?

-Necati , çadırımızı çalmışlar!

İnsan cok bilince; burnunun ucundakini goremiyo demek ki.

← Older posts

Arşivler

Etiketler

Ocak 2014
P S Ç P C C P
    Şub »
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Blog İstatistikleri

  • 113.694 tıklama

Bu blogu takip etmek ve yeni gönderilerle ilgili bildirimleri e-postayla almak için e-posta adresinizi girin.

Diğer 4.142 takipçiye katılın

Bu blogu takip etmek ve yeni gönderilerle ilgili bildirimleri e-postayla almak için e-posta adresinizi girin.

Kitap Yorumlarım

  • Genel
  • En İyi Romanlar
    • 2011
    • 2012
    • 2013
    • 2014
    • 2015
    • 2016
  • Tekirdağ

Sayfalar

  • Hakkımda

SOSYAL AĞLARIM

  • Facebook
  • Twitter

Arşivler

  • Kasım 2019
  • Ağustos 2019
  • Temmuz 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Şubat 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Eylül 2016
  • Ağustos 2016
  • Temmuz 2016
  • Haziran 2016
  • Mayıs 2016
  • Nisan 2016
  • Mart 2016
  • Şubat 2016
  • Ocak 2016
  • Aralık 2015
  • Ekim 2015
  • Eylül 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Mayıs 2015
  • Nisan 2015
  • Kasım 2014
  • Eylül 2014
  • Temmuz 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Şubat 2014
  • Ocak 2014

Arşivler

Deneme1

1.221 istenmeyen yorum Akismet tarafından engellendi

Arşivler

  • Kasım 2019 (3)
  • Ağustos 2019 (5)
  • Temmuz 2019 (4)
  • Mayıs 2019 (3)
  • Nisan 2019 (2)
  • Mart 2019 (1)
  • Şubat 2019 (4)
  • Ocak 2019 (4)
  • Aralık 2018 (4)
  • Kasım 2018 (3)
  • Ekim 2018 (1)
  • Ağustos 2018 (6)
  • Temmuz 2018 (2)
  • Mayıs 2018 (20)
  • Nisan 2018 (5)
  • Şubat 2018 (3)
  • Ocak 2018 (2)
  • Aralık 2017 (3)
  • Kasım 2017 (5)
  • Ekim 2017 (5)
  • Ağustos 2017 (6)
  • Temmuz 2017 (6)
  • Haziran 2017 (4)
  • Mayıs 2017 (4)
  • Nisan 2017 (1)
  • Mart 2017 (1)
  • Şubat 2017 (1)
  • Ocak 2017 (3)
  • Aralık 2016 (10)
  • Kasım 2016 (2)
  • Eylül 2016 (2)
  • Ağustos 2016 (1)
  • Temmuz 2016 (4)
  • Haziran 2016 (3)
  • Mayıs 2016 (6)
  • Nisan 2016 (4)
  • Mart 2016 (4)
  • Şubat 2016 (7)
  • Ocak 2016 (4)
  • Aralık 2015 (6)
  • Ekim 2015 (6)
  • Eylül 2015 (1)
  • Ağustos 2015 (3)
  • Temmuz 2015 (5)
  • Mayıs 2015 (3)
  • Nisan 2015 (2)
  • Kasım 2014 (5)
  • Eylül 2014 (1)
  • Temmuz 2014 (4)
  • Nisan 2014 (1)
  • Mart 2014 (1)
  • Şubat 2014 (5)
  • Ocak 2014 (9)

Blog İstatistikleri

  • 113.694 tıklama

Etiketler

Blogroll

  • Discuss 0
  • Get Inspired 0
  • Get Polling 0
  • Get Support 0
  • Learn WordPress.com 0

Bu blogu takip etmek ve yeni gönderilerle ilgili bildirimleri e-postayla almak için e-posta adresinizi girin.

Diğer 4.142 takipçiye katılın

Hours & Info

3999 Mission Boulevard,
San Diego CA 92109
1-202-555-1212
Lunch: 11am - 2pm
Dinner: M-Th 5pm - 11pm, Fri-Sat:5pm - 1am
elmasbalim

elmasbalim

Elmas Balım Tekirdağ Okumayı,araştırmayı, teknolojiyi ve sevenlerimi seviyorum.

Tam Profili Görüntüle →

Kategoriler

Popüler Yazılar & Sayfalar

  • Ortaokul Öğrencilerinin Seviyelerine Uygun Kitaplar
  • Zaman Yolcuları Çanakkale Savaşı'nda
  • Eşref Saat/ Şevket RADO
  • “Hayatta en büyük mucize, küçükken iyi bir öğretmene rastlamaktır."
  • Müzik ve Evrensellik
  • BEN "NEY"İM HAKAN MENGÜÇ
  • TEOG'A ELEŞTİRİ
  • İnci'nin Maceraları ORHAN KEMAL
  • Dış Tarafında Kolu Olmayan Kapı
  • Dick Fosbury

Sayfalar

  • Hakkımda
Follow Elmas Balım on WordPress.com

TAKVİM

Ocak 2014
P S Ç P C C P
    Şub »
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Beni Twitter’da takip et

Tweetlerim

Yaklaşan Etkinlikler

Yaklaşan etkinlik yok

  • elmasbalim
    • 24 Kasım
    • Yüz Yılın Seçilmiş 10 Türk Romanı
    • BENİ KÖR KUYULARDA
    • Balkan Göçmenleri (Muhacirler)
    • Aşk ve Özlem

Elmas Balım

Elmas Balım

Sosyal

Kitap Yorumlarım

  • Bunun Adı FİNDEL
  • Elif Şafak “Havva’nın Üç Kızı”
  • Mücellâ
  • VAZGEÇTİM
  • Korkma Kalbim ve Ahmet Batman
  • Kuyucaklı Yusuf
  • BABANIN ADI VAR
  • Çözümsüz / Ülkü Duysak
  • Eşref Saat/ Şevket RADO
  • YABANCI Albert Camus
  • Kürk Mantolu Madonna
  • Ağaç Kovuğunda Öyküler /Nilgün Bıyıklı
  • Piruze Sinan Akyüz
  • Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır
  • Orhan Pamuk/ Kırmızı Saçlı Kadın
  • Maşatlığa Kırlayan Kızan
  • Kuyucaklı Yusuf
  • BABANIN ADI VAR
  • Hanımın Çiftliği 2
  • Kuşlar Yasına Gider
  • EĞİTİMDE DÜNYANIN NERESİNDEYİZ?
  • 20 Temmuz 1920′ den 13 Kasım 1922′ ye kadar düşman işgali altında kalan TEKİRDAĞ’ımız..
  • 2011’in En İyi Romanları
  • 2012’inin En İyi Romanları
  • 2013’ün En İyi Romanları
  • 2014’ün En İyi Romanları
  • 2015’in En İyi Romanları
  • 2016’nın En İyi Romanları
  • 3.Kitap Festivali /TEKİRDAĞ
  • ADEN KOLEJİ -SADIK BAŞ
  • Ailece
  • Ali İhsan Erdağ
  • AVM’ ler ve TEKİRA Üzerine Bir Deneme
  • Ağaç Kovuğunda Öyküler /Nilgün Bıyıklı
  • Çözümsüz / Ülkü Duysak
  • Çocuklara Kitap Armağan Edin
  • Çocuklara Okuma Alışkanlığı Kazandırmak
  • Çocuklarımıza Okuma Alışkanlığı Kazandırmak
  • Ölüm Döşeğinde 5 Pişmanlık
  • Ölümün Eşiğinden Döndüğüm Gün
  • Özel Günler
  • Öğrencilerin Seviyelerine Uygun Kitap Listeleri (1)
  • Öğrencilerin Seviyelerine Uygun Kitap Listeleri(2)
  • Öğrencilerin Seviyelerine Uygun Kitap Listeleri(3)
  • BABANIN ADI VAR
  • BALIM KIRTASİYE
  • BALKAN SAVAŞLARINDA TÜRKLERE YAPILAN ZULÜMLER
  • BALKANLAR’DA TÜRK VE MÜSLÜMAN SOYKIRIMI
  • Balım Kırtasiye
  • Ben Bu İnsanlarla Gurur Duyuyorum
  • Bir Anı da Yusuf Bey’den
  • Bir Cemiyetin Ardından
  • Biraz da gülelim
  • Biraz da Gülelim
  • Bunun Adı FİNDEL
  • BİR KAVANOZ HİKAYESİ
  • Canım Kızımın Doğum Günü
  • Cüneyt’in Veda Günü
  • Cumhuriyet Bayramı
  • Değerli Arkadaşım Talip,
  • Değerli Dostum
  • Dilimize Sahip Çıkalım
  • Dış Tarafında Kolu Olmayan Kapı
  • Edebiyat Öğretmenim Sezai Kurt
  • Elif Şafak “Havva’nın Üç Kızı”
  • Emre’nin Veda Gün
  • En Çok Satan Çocuk Kitapları
  • Eşref Saat/ Şevket RADO
  • Eğitimde Dünyanın Neresindeyiz?
  • Hakkımda

SON YAZILAR

  • 24 Kasım
  • Yüz Yılın Seçilmiş 10 Türk Romanı
  • BENİ KÖR KUYULARDA
  • Balkan Göçmenleri (Muhacirler)
  • Aşk ve Özlem

Sosyal

Etiketler

Son Yazılar

  • 24 Kasım
  • Yüz Yılın Seçilmiş 10 Türk Romanı
  • BENİ KÖR KUYULARDA
  • Balkan Göçmenleri (Muhacirler)
  • Aşk ve Özlem

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Vazgeç
Gizlilik ve Çerezler: Bu sitede çerez kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek bunların kullanımını kabul edersiniz.
Çerezlerin nasıl kontrol edileceği dahil, daha fazla bilgi edinmek için buraya bakın: Çerez Politikası